Nabi Hoca'nın organik aydın yetiştirme sözlerinin hatırlattığı bir eser; Düzenin yabancılaşmasına dair.
1960’ların sonlarına doğru İdris Küçükömer’in ilginç tezleri ortaya attığı “Düzenin yabancılaşması” isimli eseri batılılaşma çabalarının topluma hitap etmediğinden bahsederken, düzenin aydınlarının topluma üstten bakmalarını ve toplumla organik bir bağ kuramamalarını yine bu batılılaşma çabalarına yoruyordu. Ve ilericiliği kendisini ilerici olarak tarif eden bu batı yanlısı “sol” değil, öteki olarak gösterilen İslami sağ cenaha atfediyordu. İlginç tespitlerin yer aldığı eser basıldığı dönem adından sıklıkla söz ettirdi. Haklılık payından ziyade söylenenlerin o dönem için “marjinal” olması bu yankıda büyük pay sahibi oldu.
....
70’lerden itibaren İslami sağ iktidar olma konusunda ciddi adımlar atarken 2000’li yılların başında olağanüstü bir güç ile iktidar koltuğuna oturdu. Fakat o dönem İdris Küçükömer’in ilericilik atfettiği İslami sağ 1800’lü yıllarından ortalarından itibaren başlayan batılılaşmadan kaynaklı mıdır bilinmez, söylem olarak tabanına hitap etme konusunda sıkıntı yaşamazken, ideolojik ve iktisadi açıdan kendisine bir rota çizebilmiş değil. İç ve dış politikada ciddi savrulmalar bunun en önemli göstergesi. Küçükömer’in batılılaşmayı şiar edinen düzeni eleştirirken bahsettiği ekonomik olarak bir şeyler üretmeyen bürokratların yeri İslami sağ iktidarında da hala konumunu güçlü bir şekilde korurken, üretmeyen zenginler tayfasına müteahhitler de usulca eklendi. Ayrıca toplumda batılı tarzın hakim olduğu, doğulu bir ruh ile, ruh, beden uyuşmazlığı içerik ile görsellik tezatlığı arasında sıkışmış melez bir kültür kendisini hissettirir hale geldi. Bu kültürün getirmiş olduğu savruk, uçlarda gezinen, derinlik oluşturma konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan insanlardan oluşan toplum tutunacak dal bulma konusunda ciddi sıkıntılar yaşarken imdada survivor yetişiyor.
.....
Küçükömer’in eleştirdiği batı yanlısı aydınların yerini günümüzde iktidara yaranma ile kariyer arasına sıkışan aydıncıklara bırakmış durumda. Bu yönüyle de 60’ların sonunda Küçükömer’in ilericilik atfettiği İslami sağ çok da fazla umut vermiyor. Tüm bunları neden yazıyorum: Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Türk Dünyası Bilim Kültür ve Sanat Merkezi’nde yaptığı konuşmada merkezin organik aydın yetiştirme konusunda önemine işaret etmişti. Türkiye tarihinde her aşamanın sil baştan dizayn edilmesi ülkenin bilimsel, kültürel ve siyasi birikimini ciddi şekilde sekteye uğratıyor. “Batıyı eleştirmek için yine batıdan icazet almak zorunda kalan Türk aydınının” bu noktada kendi vadisinden beslenmesi, özgürleştirilmesi, daha cesur kılınması ciddi dönemeçlerden geçerken büyük önem taşıyor. Yeni organik aydınların yetiştirilmesi kadar mevcut aydınların böyle dönemlerde yol belirleyici olması ülke ve toplum için ciddi değer taşıyor. Bu yüzden muhalif aydınların düzenin dışlaması gereken unsurlar olmasından bir an önce çıkarılması ve en tabi görevlerini yapmaları için destek olunması gerekiyor.