banner536

Yeni coğrafi keşiflerin adı: Füzyon

Yüksel Akpınar yazdı...

Yeni coğrafi keşiflerin adı: Füzyon
19 Aralık 2022 Pazartesi 13:58

   Çağdan çağa, başlangıçtan bugüne insanın en çok ihtiyaç duyduğu güçlü bir organizasyondur. Bu güçlü organizasyonun bugünkü kıstası ise güçlü toplum ve güçlü devlet olabilme yeteneğidir. Peki güçle kastedilen nedir?  

 Bugünden birkaç çağ önce, güç insan temelli askeri beceri ve niteliklere dayanmaktaydı. Sonrasında teknik ve analitik becerilerin önemi artarak askeri güçle beraber başka bir çarpan etkisi ortaya çıktı. Lojistik ve ikame kabiliyeti ile coğrafyaların kaderi iyi ya da kötü yönde değişti. Emperyalizm basılmadık toprak, geçilmeyen deniz bırakmadı. Bu süreçten ne okyanustaki balinalar ne karadaki filler sağ çıkabildi. Akıl ve bilim güce hükmeden emperyalizme sınırsız yetki verdi.

    O günler geride kalmış olsa da hala devam eden etkilerini görmek mümkün. Dünya dört yüz yıldır Batı etkisinde yönetilmektedir. Güçlü devletler güçlü organizasyon altyapıları ile bunu sürekli kılmayı başarmıştır. Bilimsel gelişmelere öncü olmayı ve bunu ekonomik değere dönüştürme becerilerini her zaman öncelik haline getirmişlerdir. Yani dört yüz yıllık deneyim, güçlü toplum ve güçlü devlet olmanın yolunun bilim ile akıldan geçtiğini ispatlamıştır. Artık doğu milletleri de bunu kendilerine şiar edinmiştir ve küresel gelişmişlik yarışında onlar da öncü olmak için kayda değer gelişmeler ortaya koymaktadırlar.

   Toplumumuz geçmişten bugüne, dört yüz yıldır gelişmeleri geriden takip eder haldedir ve bu bizim organizasyon kültürümüzün bir parçası olmuştur. Atatürk dönemi sıçramasının süreklileşmesi sağlanamamıştır. Halen daha, öncü olmak adına; iddialı bir alanda küresel yerimizi edinemedik. Yakın vadede edinebilme ihtimalimizse  olasılık dahilinde pek gözükmemektedir.

  Son otuz yıldan günümüze baktığımızda, darbelerin, siyasi demagogların, beceriksiz organizasyonların, iç ve dış vakalara karşı yanlış stratejilerin bizi getirdiği noktada hala teknoloji ve refahta bir adım gerideyiz.

   Peki, bugün Dünya hangi doğrultuda, hangi kavram ve amaçlarla güç dengelerini gözeterek ilerliyor? Gelinen gelişmişlik düzeyi nedeniyle aslında öncü devletler son yüz yıldır tek hedefe odaklanmış durumdadır, enerji...

  Bugün enerjiye teknolojisi, lojistiği ve ekonomisi bakımından hükmeden ülkeler bunu devam ettirmeyi ve bunu ellerini daha da güçlendirerek yapmayı hedeflemektedirler. Geçmişin emperyalist ülkeleri son yüzyılın demokrasi ve refah öncüleri ile bugün uyanan bazı doğu milletleri yeni bir enerji stratejisi ile uğraşmaktadırlar. Ve biz yine bir adım geriden izlemekteyiz.

   05.12.22 tarihinde ABD Livermore Laboratuvar ortamında yapılan füzyon deneyi ile yeni bir coğrafi keşifler etkisi ufukta belirmiş bulunmaktadır. Füzyon kabaca tarifi ile bugünkü nükleer santrallerde yapılan işlemin yani nükleer yakıt atomlarının bölünmesi ile değil, tam tersi hidrojen atomunun yüksek enerji ile birleşme tepkimesi ile enerji açığa çıkarılması olayıdır. 5 aralık günü bu başarılmıştır. Yaklaşık altmış yıldır verilen uğraşlar sonucunda büyük bir aşama daha kaydedilmiştir. Bilim insanlarının açıklamaları bu gelişme sonrasında füzyon temelli enerjinin hayatımıza girmesi eşiğine daha on yıllar olduğunu belirtmektedir.

  Füzyon temelli enerji, bildiğimiz nükleer yakıt altyapısından daha temiz, daha büyük ölçekli ve çok uzun vadeli bir enerji üretim modelini karşımıza çıkaracaktır. Bu konuda öncü olmak ABD bilim organizasyonun bir başarıdır. Bu alanda Dünya da tekil veya ortaklaşa otuz civarında ülkenin altyapı ve ya bilim insanıyla füzyon ile enerji üretimi araştırmalarına dahil olduğu belirtilmektedir. Muhtemeldir ki çalışmaları doğrudan ya da dolaylı yürüten ülkeler bu gelişmiş enerji gücünü elde ettiklerinde diğerlerine göre bir seviye daha üstün olmuş olacaklardır.

  Geçmişte coğrafi keşifler ve sonrasında ki bilimsel gelişmelere geç kalmış bir ulus olarak bugünkü bu büyük keşiflere uzaktan bakmaya devam etmeli miyiz? Yoksa doğru planlama ve zamanlama ile nitelikli iş birliği yolları açarak bir şekilde doğrudan bu sürece dahil mi olmalıyız? Cevap elbette bellidir. Sonraki soru ise nasıl? Onun cevabı da ‘mevcut kaynak ve yatırımları doğru yönlendirerek işe başlamak’ olmalıdır. İkinci derece nükleer santral kurmak artık ikincil bir seviye, gecikmiş bir girişim ve dar bir ufka bakmaktır.

   Güçlü devlet ve toplum olmanın şartı belki de yeni ufuklara geniş açıdan bakmaktır? Aksi halde ikinci bir coğrafi keşifler vakası bizleri beklemektedir. Geniş ufuklara yol almak dileğiyle...

  

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.