SONER UÇAK YAZDI...
Son zamanda iki örgütlenme fazlasıyla dikkatimi çekiyor.
İlki, hani biz böyle ağızda maske, kafayı pencereden çıkaramazken, sokakta maskesiz gezmenin bedelini bilmem ne kadar para cezasına çarptırılarak öderken, orada burada parti verenler.
Adamların eğlencesinin önüne geçmek mümkün değil.
Hiçbir genelge adamlara işlemiyor.
Bir diğeri ise, bir şekilde dernek çatısı altında ha bire operasyon yemelerine rağmen zorlu mücadelelerinden vazgeçmeyen kumarcılar.
Ceza haberi yapmaktan biz bıktık, adamlar bıkmıyor.
Geri kalan STK ve örgütlenmeler mi? Onlar, bir var, bir yok.
Teşekkür etmek için sıralarını bekleyenler sessizliğini koruyor.
Teşekkür sırası gelir elbet. Toplumların sivilleşmesi istendi ya nicedir.
Ne kadar sivilleşebildik; yani ordudan geçtik de, bürokrasiden, ne kadar arındırabildik.
Öyle ya, hadi hepsini dahil etmeyelim, ama pek çok STK’nın sivilleşmek bir yana, kendini alabildiğine devlete bağlama gayretini şaşırarak izledik, izliyoruz.
“Devlet” dediysem öyle sınırlarının nerede başladığı ya da bittiği bir mekanizmadan söz etmiyorum.
Hükümete, cumhurbaşkanlığı makamına, bakana, valiliğe, bilemedin belediyeye bağlanma arzusundan…
Kendi sığ bakış açısı ile görebildikleri devletçiklerdir bahsettiğimiz. Kimi ya da neyi temsil ettiğinden bir haber olan STK başkanlarını izliyoruz. Farklı bir yol bulmalarını beklemek çok zor, öyle bir arayış yok nitekim. Ezberleri yüzyıllar öncesinden gelen bir var olma savaşından ibaret. Bağlandıkları kurumun sözlerini, temsil ettiklerine satarak var olabileceklerini biliyorlar nicedir. Haklılık payları var mı? Tartışılmaz bana kalırsa.
Soner Uçak yazsın dursun temsil edilmiyorsunuz diye. Hiçbir tesiri olmadığını bilerek yazmakta ısrar etmek, en azından bir borç ödeme mahiyetinde.
Devam o halde.
Sen STK’ya bağlısın, sonra STK başkanına bağlılık yemini edersin Bir yemin ettin ki dönsen eyvah eyvah… Başkanın nereye bağlı sana mı? İyi bir düşün istersen. Senin hakkını savunmak başkanına ne kazandırır? Sen başkanının kazanmasından mutlu bir avare… Kazanmanın her türlü makbul mü? Makbul… Oysaki; hakkın için mücadele etmek bir ahlaki tavırdır. Yozluk hakkını sorgulamadığın yerde başlar. STK’larımız sebillerini bünyesinde barındırıyor. İkramdır yorulan güçlüye… Sebiller sivilleşemiyor. Arındıramıyorlar kendisini temsil etmekten uzak o güçten, güçlüden… Başkanlarımız mı? Her biri teşekkür sırasını bekliyor. İşler yolunda gitse, bir devlet büyüğüne teşekkür edecekler elbette.