Soner Uçak yazdı...
Bu aralar kendimde garipsediğim bir olayı çok sık yaşıyorum. Acıklı ya da sinirleri germesi beklenen bir olay ya da konu karşısında yüzümü engelleyemediğim bir gülümseyiş kaplıyor. Neden sonra bu haleti ruhiyenin sadece bana has olmadığını gördüm. Suyumuza gülme zehri katılmış gibi.
Mesela ekranlarda savaşı anlatanların yüzüne dikkatli bir şekilde bakın hepsi ama hepsi savaşı anlatırken bir tebessüm halindeler.
Sabahları izlediğimiz ekonomi haberlerini yorumlayanların yüzleri aynı gülümseyişe gark olmuş vaziyette. Sadece ekranlar değil.
Mesela bir yakınınıza benzin yine zamlandı deyin ağzındaki öfke dolu sözleri hemen bir kahkaha takip ediyor.
Sosyal medyada paylaşılan okkalı faturaların altına yapılan espriler, gülücük emojileri…
Esnafla konuş örneğin, “böyle giderse batacağız” deyip gülüyor.
Zam geliyor gülüyor, indirim geldiği zaman kahkaha basıyor zevat.
Geçen gün birileri ile dışarda buluşalım oturup bir şeyler yiyelim içelim dedim ortalık kahkahadan geçilmedi.
Çevreme güvenen bir yakınım geldi, atadan kalma yeri yurdu satmış bir ev alalım dedi. “Kaç liran var” dedim
“350 bin lira” dedi.
bastım kahkahayı neden güldüğümü anlatamadan sinirlendi çekip gitti.
Faik Alkan “okullarda kağıt yok” dedi yaptığı açıklamasında. Haberi girerken gülmemek elde mi?
Sadece ekonomi değil, Geçtiğimiz gün şehrimize gelen Binali Yıldırım, hani şehircek ciddiye aldığımız bir mesele olan Seyitgazi yolu ile ilgili olarak “ömür biter yol bitmez” dedi biz kendimizi yine gülmekten alıkoyamadık. 20 yıldır bırakın şehri almayı elindeki ilçeleri kaybeden AK parti çok ciddi bir iddia ortaya koydu 2024’te Eskişehir’i alacağız inşallah dedi. Hem kendileri gülümsedi hem de bizleri güldürdü.
Ne diyelim sizler bizleri güldürdünüz Allah’ta sizi güldürsün…