SONER UÇAK YAZDI
“İlim Çin’de de olsa al gel” denilirde de karşı mahallenin çocuklarının elindeki gazoz kapakları daha cazip gelirdi.
Toplaşılıp gidilecek ve gidilirdi.
Teptiğiniz topun rüzgarın etsikisiyle yalpalayarak gitmesi karşısında Tsubasa’nın şutları halt etmişti de, ama yine de içimize sinmezdi, anyaya yolladığımız topun Konya’ya gitmesi.
4 kat plastik toplar çıktı. Rüzgara karşı daha derli toplu gidiyordu.
İnsaflıydık o zaman zahar ki; normal topların sadece 2 katı fiyatınaydı.
Biriktirerek büyüyüyorduk ondan hep belkide birikerek büyüdük.
Kibrik kutularının bin bir motifli kağıtları parçalandıkca birleştirme inadımızdan tutun,
bilyelerimizi doldurduğumuz çorapları sakladıktan sonra yerini unutuşumuza kadar hep bir biriktirme veya birikme hevesiydi.
Ama yinede, anılarımızın en elle tutulur tarafı siyah önlüklerdir zannediyorum.
Hepimizin bir dönem giymesinden kaynaklı, bir dönemin bütün çocuklarının ortak paydası.
1930’lardan 90’lara kadar giyildiğini düşünürseniz, ne kadar geniş çapta kitleye hitap ettiğinizi anlarsınız.
Dedeniz, babanız, abinizle ortaklaştığınız çok şeyden bir tanesi, ama üzerine en çok muhabbet edileni.
Ortaklaşma konusunda zayıfladığımız, bu kritik günlerde hepimizin ortak, ender noktalarından bir tanesi …
Ve onların ekürisi beyaz yakalarımız.
Yıllar geçsede çocuklarına okul kıyafeti alanların arasına düştüğünüz hengameli günlerde,“eskiden böyle miydi?” sorusuna
“yok be kardeşim siyah önlük giydiğimiz zaman tamamdı” diyen birileri illaki çıkacak ve siz bir kez daha bu ülke topraklarında birileri ile aynı anının parçasını olmanın ve belkide hiç eksilmeyecek bir muhabbetin kişisi olmanın gururunu yaşayacaksınız.
Öyle demeyin!
Bir kere beğenilir mi derdiniz yoktu.
Sobaya yaklaşmısın, biraz yanmış ne çıkar, er ya da geç sınıftaki diğer çocuklarda sobanın cazibesine kapılmayacak mıydı?
Üzerine siyah önlüğü geçirenler ve o siyah önlüğün ne anlama geldiğini bilenler, ülke yönetimini ele geçirseler zannediyorum,ilk icraatları betona gömülmüş ülkenin tüm binalarını saklambaç oynamaya açarlar.
Ve elbette ki, bir diğer mahalleye anne babanın vizesine gerek kalmadan, yaşam özgürlüğüne dokunulmadan geçme özgürlüğünü hayata geçirirler.
Pek çok sorunla başladı eğitim öğretim yılı.
Onca sorun arasında kılık kıyafete kafayı taksam, dün açıklamalarda bulunan Haydar Urfalı ve Eğtim Sen’den Kemal hocaya saygısızlık edeceğimden korkarım.
Ama yinede bin bir renklerle okullara başlayan çocuklardan, siyah önlüklüler olarak daha renkli olduğumuz kanısındayım.
Zamanı yakalamak adına radikal değişiklikler yapacağım iddiasında bulunanın kişinin değişikliğe sakalla başlaması gibi, gitti siyah önlükler .
Üstelik yakışmadı, üstelik değişim sadece sakalda kaldı.
Ve hatta değişimden mennun kalmak ciddi bir polyanacılık istiyor.
Belkide "siyah önlükler çıkınca, zamanı yakalarız" dendi de gözlerdeki gözlükler kimseye dert olmadı
Kim bilir?