Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eskişehir Şubesi tarafından hükümetle imzalanan toplu iş sözleşmesine karşı sağlık çalışanları eylem yaptı.
Yunus Emre Devlet Hastanesi Başhakemlik önünde bir araya gelen sağlıkçılar, yoksulluk sınırı altında sefalet ücretini devam ettiren satış sözleşmesini de ASM’lerdeki ceza yönetmeliğini de kabul etmediklerini söyleyerek, 27 Ağustos 2021 Cuma günü iş bırakacaklarını duyurdu.
“SESİMİZİ DUYMAYANLARA İNAT TALEPLERİMİZİ GÖNDERDİK”
SES Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Kamış, sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda çalışan tüm emekçileri ve örgütlerini destek vermeye ve hizmet üretmemeye davet ederek,
“Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunların çözümsüz bırakılarak kronikleştiği bir dönemde bütün dünyayı etkileyen küresel bir salgınla karşı karşıya kaldık. Yaşamak ve yaşatmak için çaba harcarken kronikleşen sorunlarımıza olağanüstü döneme özgü yeni sorunlar da eklenmiştir. Bu sorunların giderilmesi noktasında örgütlü olduğumuz her iş yerinden sesimizi yükselterek salgının bilimsel yöntemlerle ve bilimsel rehberler eşliğinde yönetilmesi gerektiğini tüm kamuoyu ile paylaştık. Bu durumdan en az kayıpla çıkılması için her türlü eylem ve etkinlikleri düzenledik ve toplu sözleşme taleplerimizi tamda bu salgının ortasında hazırladık. Sesimizi duymayanlara inat taleplerimizi toplu sözleşme masasına kadar gönderdik” dedi.
“ORTA OYUNUN BİR PARÇASIDIR”
Yapılan sözleşmede refah payının görmezden gelindiğini, bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 135 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesinin 265 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılarak, sözleşmenin hakeme bile gitmeden uzlaşı ile sonuçlanmasının nedenini oluşturan düzenleme yapıldığını kaydeden Erhan Kamış,
“Böylece Memur Sen’in üye kaybının önüne geçilmesine ve yetkisinin korunmaya alınmasına yönelik düzenleme yapılmıştır. İşte onların “tarihi kazanım”ı budur. Bizler, sendika aidatının devlet tarafından verilmesini asla doğru bulmadık, bulmuyoruz. Sadece şişirme şekilde elde ettikleri üye sayılarını korumak için toplu sözleşme primi olarak koydukları ve 3 ayda bir sendika üyelerine prim adı altında verilen miktarı ilave bir zam gibi göstermeleri ise tamda sergilenen orta oyunun bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.
“KEŞKE AYÇİÇEK YAĞI OLSAYDIM”
Kamış, sözlerine şöyle devam etti:
“Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan ve 4688 sayılı yasaya göre sendika üyesi olması yasaklanmış bulunan toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi yararlanamayacaktır. Ayrıca mutabakatın sunumunda üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiş, emekçilerin talebi yine seçimlere yatırım aracı olmak üzere başka bahara ertelenmiştir. Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon %45’i aşmıştır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri “keşke ay çiçek yağı olsaydım, daha çok zam alırdım” demektedir. İğneden ipliğe her şeye zam yağmur gibi devam ederken iktidar,“şahlanan ekonomi” söylemleriyle “vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” nutuklarıyla yoluna devam etmeye çalışmaktadır. İş cinayetleri ve intiharların giderek arttığı, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı, dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde artacağının açık olduğu koşullara rağmen söylenen bu sözlere hiç kimse inanmamaktadır. Hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu mutabakat yetkili konfederasyonun tarihi kazanımı, değil tarihi utancı olmuştur. Bu nedenle de bu sözleşmeyi kabul etmiyoruz, bu sözleşmede emekçinin kazanımından bahsetmek mümkün olmadığı için üretimden gelen gücümüzü kullanarak 27 Ağustos’ta iş bırakıyoruz.”