Soner Uçak Yazdı...
Üniversite yıllarında geçirdiğim kısacık bir İstanbul macerasında, İstanbul’un bilenleri tarafından çok meşhur bir lokantasına girdim.
Adı “Neden Urfa” idi.
Lezzet deryasında yüzerken, neden Urfa sorusunun cevabını da hatim ederek oradan ayrıldım.
Şimdi “neden Urfa?” derseniz zannediyorum tatmanız gerekecek derim de, başka bir şey söyleyemem.
“Kekik mi?” desem,
isot mu?
Adam bir şeyler katmış
- Yok yok o değil bu,
gibi saçma sapan bir tarif yapar geçerim.
Gördüğüm şu idi yalnız.
İstanbul’da nam salan bir lokanta olmak için Urfa’dan zerre taviz vermemiş.
Belki o tavizsiz duruş, lezzeti daha bir manalı kılıyor.
Orda yediğiniz bilmem ne şişin tadı yıllar geçse bile aklınızda kalıyor.
xxx
Normal şartlarda Kütahya, Afyon, Bilecik, Bursa gibi iller kategorisinde yarışması kabul görülebilecek olan Eskişehir’in, bu yarışmadan birincilik ipini göğüslemesi hanginizin umurunda.
Hafta sonları hemen hemen tüm çevre illeri misafir ediyoruz ya, zannediyorum “neden Eskişehir?” sorusunu en çok da o misafirler doğru yanıtlayabilir.
Meşhur bir söylem ile, nasıl bir algıdır ki; “Eskişehir” denildiğinde, bir şehir anlayışından söz ediliyor ama mukayese kabul görmez bir yerde soluk alınıyor.
Ankara gibi değil, İstanbul gibi hiç değil, Kütahya gibi hadi canım sende.
En sonunda peki neden Eskişehir?
İçinde yaşayan müzmin huzursuzların dahi vazgeçemediği…
En nihayetinde dönüp dolaşıp Eskişehir’in sınırlarını çizmeğe geliyor iş.
Güvenli barınağımızın, nerede başlayıp, nerede bitiğine.
Zannediyorum; huzurdan başlıyor, güvende bitiyor.
Arada herşeye ve herkese rağmen heyecan sokakları mevcut.
Zor yaşam şartlarında gülebilmeyi başaran insanlara hala omzumuzu dayayabiliyoruz mesela.
Ayazı ile dost, uçak sesleri ile ahbap olduğumuz.
Binası ile övünmez hiçbir Eskişehirli bir düşün derim
Belki de binanın içindekilerdir en çok Eskişehir…
Liste uzar gider.
Peki; neden Yılmaz Hoca?
Zannediyorum hiç taviz vermedi, vermeyecek.
Eskişehir’i; İstanbul’a, Bursa’ya benzetmek gibi bir derdi hiç olmadı.
Kayseri’nin sözüm ona gelişmişliğine hiç niyetlenmedi.
Eskişehir’den hiçbir şekilde taviz vermedi.
En çok da Eskişehir için.
Bu yüzden Ankara, İstanbul, Kayseri, Malatya’ya gittiğiniz zaman “ay çok şanslısınız” dediklerinde
Hala durup durup kendimize şunu sorarız “neden şanslıyız?”
Ama zannediyorum en çok dışarıdan gelenlerin doğru cevaplayacağı bir soru…
Ruhlarında, tarif edemeyecekleri bir hoşnutlukla ayrılırken…
Belki de bazı sorular cevaplansın diye değildir.
Vakti ve yeri geldiğinde bir kez daha, bir kez daha sorulması içindir.