Soner Uçak yazdı...
Ünlü, Kılıçdaroğlu’nun yerli ve milli kömür üretmek gerekliliği yönünde sözlerinin yer aldığı bir videoyu sosyal medya hesabından paylaşıyor ve ekliyor “Uzaktan kumanda ile yurtdışından yönetilenler, yerli ve milli sözünü duyduklarında irkilenler, kendi kömürünü çıkartmayana oy verme deyip, kendi kömürümüz ile kendi enerjimizi üreteceğimiz bu büyük yatırıma karşı en önde yürüyenler. Hiç bir sözünüz, hiç bir haliniz tarafımızda muteber değildir”
Milli ve yerli sözcükleri, Türkiye topraklarında yaşayan her insan için naif, manen yüce, üstüne üstlük anlaşılabilir sözcükler. Yerli ve milli sözcüklerinin dış gıcırtıları, büyük bir öfke patlaması ile ağızlardan çıkması, her iki sözcüğün manen yükseltmiyor. Aksine içerdiği derin mananın sığlaşmasına neden oluyor. Uzun bir yolculuğun yol arkadaşı iki sözcük, sadece bir konaklama yeri olma hüviyetine bürünüyor. Dolayısıyla yerli ve milli sözcüğünün ağızlardan çıkarken manasına değer veren bir üslup, bir tavır takınmak hem sözcüklerin, hem de kişinin kıymetine halel getirmemek adına önemlidir.
Gelelim işin mantık kısmına. CHP ve envai çeşit siyasi partiler el ele verse idi. Alpu’da termik santral istiyoruz diye sıraya girseydi dahi, muhatap Eskişehirliler olacaktı. Dolayısıyla CHP’ye kızmak ile olacak bir iş değil. Eskişehir halkının ikna edilmesine odaklanmak. Halkı termik santralin faydasına ikna etmek AK Parti’nin en önemli ev ödevi. Alpu ovasının topraklarının, kömürden daha az yerli ve milli, Eskişehirlilerin soluduğu havanın, kömürden daha az yerli ve milli, Alpu’daki çiftçilerin kömürden daha az yerli ve milli, Alpu Ovası’nda yetiştirilenlerin yine kömürden daha az yerli ve milli olduğunu dile getirmek ikna programında yer alıyor ise eyvah ki, eyvah.
Asıl mevzu
Asıl mevzu; Ülkenin münferit yerlerinden televizyon ekranlarına AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın taklitlerinden ibaret siyasiler çıkıyor. Lokum gibi adam, sert olacağım iddiası ile söylemlerini köşeleştiriyor, ses tonunu değiştiriyor. Hatta bazılarında Erdoğan’dan daha fazla Erdoğan olma çabaları görüyoruz. Tutar mı? Aslı varken zor. Hele ki; Eskişehir gibi sertliğin, kavgacı yapının prim yapmasının neredeyse imkansız olduğu yerlerde, Erdoğan taktiği çok fazla tutacak bir mayaya benzemiyor. Ünlü’nün yaklaşık 8 aydır bu yolda ilerlemek gibi bir çabası olduğu izlenimi edindim. İşin aslı CHP’li belediyeler için dile getirdiği “Deniz bitti” ve ılıca barajı için “oyun havuzu” gibi sözleri sarf etmesi kıvamı iyi ayarlanmış, Dündar Ünlü’nün DNA’sını taşıyan cümleler. Zaten Dündar Ünlü bu şehirde muteber bir kişi olmuş ise, en sert eleştiriye bile kendi hatır şinaz özelliğini yansıttığı için olmuştur.
Kısacası
Ağızdan çıkan söz, kaleme alınan yazı kişinin DNA’sını taşır. O kişinin kimliğini yansıtır. Sözcükler kişiyi ne kadar yansıtıyor ise o kadar samimiyet ile karşılanır. Akıllarda ve yürekte o kadar fazla yer edinir. İnsanların bir başkasından etkilenmesi doğaldır. Ancak bu doğallık bünyenin tamamını ele geçirir ise doğruluk ortadan kalkar. Tüm bu söz sarfiyatı ardından içim rahat bir şekilde söyleyebilirim ki; Ünlü’nün, AK Parti için vazgeçilmezliği, şehir için önemi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzemesinden değil, kendisi olmasından geçti ve yine bu yoldan geçecek. Ses tonunu yükseltmek, yüksek perdeden konuşmak evet, ama kendi kişisel ahengini bozmak tutacak gibi görünmüyor.