Köşe yazarları bugün ne yazdı? 6 Aralık köşe yazıları...
Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdılar, gündemi nasıl gördüler? İşte günün öne çıkan köşe yazarları...
Partiden kaçan oyları geri getiremeyen belediyeleri zor görür…/ Murat Taşkın/İstikbal
Tespit ilk İbrahim Arslan’a aitti…
Aylar önce ayaküstü konuştuğumuzda “Biz CHP olarak önce kendi partimizin oyunu bir cebimize koyacağız. Ardından, partiden giden oyları geri getireceğiz. Bu da yetmez. Başka parti seçmeninin oyunu almak için uğraş vereceğiz. Bu söylediklerimizi yapamazsak hiç kimse seçimleri çantada keklik görmesin ”
Aslında bu tespit CHP kadar AK Parti ve diğerleri için de geçerli…
Zira…
24 Haziran seçimlerinin sonuçları bize partiler arasında ciddi oy geçişleri olduğunu açık seçik gösterdi.
CHP’nin ciddi oranda oyu, İYİ parti, HDP ve MHP’ye gitti.
AK Parti’nin de ciddi orandaki oyu MHP ve İYİ Parti’ye gitti.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
*****
Heykel/Cihan Yıldırım/ Anadolu
AK Parti’nin Eskişehir’de yerel seçimlerde neden başarılı olamadığına dair kafa yoruyoruz. Elbette pek çok neden sıralanabilir. Aday tercihi, konjonktür, rakipler, resmi olmayan ittifaklar, seçmenin ‘özel’ yapısı...
AK Parti, Eskişehir’de üç yerel seçime girdi. Büyükşehir Belediyesi’ni hiç kazanamadı. Büyükerşen, AK Partili rakiplerini üç kez yendi. AK Parti 2004 yılındaki seçimde Odunpazarı ve Tepebaşı’nı kazandı. 2009’da Tepebaşı’nı, 2014’te de Odunpazarı’nı kaybetti. İki üç cümleyle süreci özetledik ama aslında koskoca 15 yıldan bahsediyoruz. Dile kolay 15 yıl...
Pek çok şey değişti. Süreci yöneten isimler, adaylar, mevzular, rakipler, sorunlar, çözümler...
Eskişehir de değişti...
‘Nereden nereye’ denir ya işte öyle bir değişim yaşadı kentimiz. Bu 15 yılda AK Parti’de de ciddi değişimler oldu. 2004 yılından kimse kalmadı...
Varsa da ‘etkili’ pozisyonda değiller...
Bu 15 yılda ‘değişmeyenler’ de var...
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
*****
Nabi Avcı bizi küçümsemesin /Kerem Akyıl/ Yenigün
Siyasette yeni bir kavramımız oldu, “Genç ve yakışıklı” politikacı… Nabi Avcı’nın Burhan Sakallı’dan bahsederken yaptığı bu şakayı çok sevdim. Siyasette şaka yapılmasına çok ihtiyacımız var. Sayın Avcı da çok iyi biliyor ki, iletişimde ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğinizdir mühim olan.
Eğer siz, “Benim adayım genç ve yakışıklı” derseniz insanların tebessüm etmesini sağlarsınız. Ayrıca adayınızın avantajlarının da altını – nezaket içinde – çizmiş olursunuz. Zira “Bu adam yaşlandı artık” diye edepsizlik yapmanın bedeli çok ağır olur…
Tabii bazı kişiler bana itiraz edecektir, “Nezaket de ne demekmiş? Yılmaz Büyükerşen’e hakaret edelim. Nefretimizi kusalım” diye düşünenler olabilir. Belki de ben yanılıyorumdur; zira ben, her şeyi bilecek kadar genç değilim…
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
*****
Emirdağlılar adına…/Kemal Aydoğmuş/ Sonhaber
Geçtiğimiz iki gün içinde bazı yerel gazetelerde bir ilan yayınlandı…
Tam sayfa…
İlanın en altında, “Emirdağlılar Platformu” yazıyor…
Son paragrafında, Emirdağlılar Platformuna üye vakıf ve derneklerin isimleri var…
Emirdağlılar Vakfı’nın ismi de kullanılmış…
Ancak ne vakıf başkanının ne de yönetim kurulunun aldığı böyle bir karar yok…
Hatta böyle bir ilan verileceğinden bilgileri de yok…
Herkes gibi onlar da ilandan, gazetelerde görünce haberleri oluyor…
İlanda bazı dilek, temenni ve saptamalar bulunuyor…
Ancak bunlar,
Eskişehir’deki Emirdağlılar nezrinde siyasi mesajlar…
Odunpazarı Belediyesi ve Suat Er üzerine kurgulanmış bir ilan…
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
*****
Kara leke temizlendi mi?/Hakkı Sağlam/ Sakarya
6 yıl önce, İstanbul Ümraniye’de bir gecekondu çatısında 27 adet el bombası bulundu. Çetenin ismi ‘Ergenekon’ konuldu. İddiaya göre bu çete, emekli paşalar, polisler ve bazı gazeteciler tarafından kurulmuştu. Tek hedefleri vardı. Hükümeti yıkmaktı…
Daha önce görevde bulunan bazı paşalar da hükümeti yıkmakla suçlanmıştı. Hatta onun ismini de ‘Balyoz’ koymuşlardı. Onlar bile başaramamıştı. Peki emekli askerler ile siviller bunu nasıl yapacaktı?
Dönemin genel kurmay başkanı bu gerçeği gördü. İddialara güldü. Hatta ‘Yok böyle bir şey, saçmalamayın’ dedi. Ama karar çoktan verilmişti. Paşa da tutuklandı, cezaevine atıldı…
