Soner Uçak yazdı...
Sezgin Coşkun’un yaptığı bir kişilik ve karakter sahibi olmanın, giydiği formaya saygının, sahada üç-beş kişi çalımlayıp gol atmak kadar değerli olduğunu göstermek değil mi?
Futbol için hayati bir başka meseledir.
Böylesi ayrılıklarda akıllara gelir.
Bir yıldız değildir belki, ama hepimizin içini ısıtan bir futbol güneşidir Sezgin Coşkun…
Takımı zirvedeyken de, en dipteyken de aynı sıcaklığı ve parlaklığı korumayı başardı.
Şımarıklığın en rahat baş gösterdiği bir meslekten söz ediyoruz kolay değil.
Saha dışındaki çalımların, kimi zaman hatta çoğu zaman saha içindeki çalımlardan daha önem taşıdığı bir meslek…
90 dakikalık kahramanlıkların arkasına saklayabileceğin pek çok aymazlığa teşne bir meslek.
Adam stoper geçit vermedi.
Serdar Özbayraktar, Koray Arslan ve Bülent Ertuğrul jenerasyonunun en genci zannediyorum.
13 yıl Eskişehirspor formasını terletti.
Kimlerin gelip kimlerin geçtiğine bakmadan kalmakta direndi.
Bu bizi başka bir özelliğine getiriyor; sabır.
Bir ara zannediyorum bir dergi de görmüştüm elinde ney ile verdiği bir pozu...
Basgitar çalacak değildi, yahut bateri.
Lakin; her futbolcu gibi genç kızların sevgilisi olduğu günleri de hatırlıyoruz. Saçlarını ense köküne kadar uzattığı, Eski Atatürk Stadında maç önleri ve sonlarında kızların fotoğraf çektirmek için sıraya girdiği.
Mahallenin yakışıklı abiliğine soyunmuştu da magazinsel bir mevzuya adı karışmamıştı.
Çok uzak bir geçmiş zaman değil, ama yine de insanın” ne günlerdi be!” diyesi geliyor.
Eskişehirspor’un yakın tarihinin en duruş sahibi kişisiydi.
Defansın göbeğinde, bekte yada orta sahada yan apartmandaki komşunun oğlu gibi çıkıyordu sahaya. Apartman değişiyor, komşular bir bir göç ediyor, o kramponu ve forması ile başka bir maçı bekliyordu.
Her teknik adamın vazgeçemediğini hatırlatmakta fayda var.
Yıldız olduğu için değil.
Hava soğuyordu, etraf buz kesiliyordu da gelen Sezgin’e sarılıyordu.
Güneş demiştim değil mi?
Lafı uzatmaya gerek yok. Eskişehirspor’un son 13 yılın her zerresine duruşuyla ve kişiliğiyle nüfus etmiş Sezgin Coşkun’u bu özelliği bile müstesna kılıyor.
Ve Eskişehirspor tarihinin unutulmazları arasına koyuyoruz kendisini. Sahadan çekilmesi bir hüzün belki ama kulübede devam eder mi?
Neden olmasın.