SONER UÇAK YAZDI...
12 Haziran tarihinde liglerin başlatılması düşünülüyor.
Futbolun başındaki adam tarafından açıklandı.
İnsan, iki şey umut ediyor.
İlki; o tarihe kadar korona musibetinden kurtulmanın bir yolunun bulunması.
Fakat, şuan için bin bir türlü senaryo arasında henüz net bir kurtuluş formülü yazıldığını göremedik.
Dezenfektan, maske, mesafe ve kolonya dörtlüsüne defansı teslim etmiş durumdayız.
Bir diğer umut edilen ise, ağızdan çıkan 12 Haziran tarihinin günün şartlarına göre ileri bir tarihe ertelenmesi ya da başka bir formül bulunması yönünde.
Yani ki; futbolun ekonomik yapısından kaynaklanan baskılara boyun eğmeden, insan sağlığının ön planda tutulması yönünde masum bir umut.
Çünkü biliyoruz;
Endüstri dediğimiz futbol, üretme yeteneğini çoktan kaybetti.
Bir banker görünümünde daha çok.
Bir verip, bin almanın peşinde.
Haliyle, insan faktörü iyiden iyiye törpülendi.
Taraftardan, seyirciye ve en nihayetinde iddia mefhumlarına
Futbolcudan, yıldıza, yıldızdan, dünya starına
Yöneticiden, büyük başkana, büyük başkandan, para babalarına futbolun evrimini hep birlikte izledik ve izliyoruz.
Ve bu beni düşündürüyor.
Oysaki, futbolun demirbaş sorunları bu zamana kadar çözmeyi de başarmıştık.
Çocukluk futbolunun olmazsa olmazıdır.
Adam eksikliğinde hem keleci, hem oyuncu olan biri ya da birileri mutlaka olurdu. Bir oyuncunun eksikliği, bir başka oyuncunun kendisini kaleci yetkisi ile donatarak ortaya atılması ile sorun çözülürdü.
Kışın, karda buzda “zıpla zıpla zıplamayan i…nedir” diyerek tutulan ritim, soğuğun etkisini kırmakta ciddi bir avantaj sağlardı tribündeki taraftara.
Kar yağan sahaların kömür karası ile çizgilerinin belirlenmesi gibi basit çözümleri hala unutmuş değiliz.
Ekonomik olarak dar boğazdaki kulüplerin zar zor yetiştirdikleri gençleri sattık diye sevinmesi,
Düşen kulüplerin bir sonraki sezona taşıdıkları umuda sırt dayaması.
Yok oluş ve bitiş.
Hepsi ama hepsi futbola ilişkindi.
Ama bu başka.
Karşımızda hayatı durdurma yeteneği olan bir virüs var.
Dolayısıyla odaklanması gereken konu, maçların en kısa süre içerisinde nasıl başlatılacağı değil, bu zorlu süreçte ciddi zorluklar yaşayan bazı kulüplerin ve futbolcuların nasıl ayakta tutulacağı olmalıydı.
Ancak zannediyorum, “futbol” tarihi ile yaktığı köprüleri insan ile yıktı ya da yıkıyor.
Futbolun şuan için bir banker refleksi ile paraya odaklandığını görmemek körlük gerektiriyor.
Haydi başlayalım.
-Birisi hem kaleci, hem oyuncu, hem de doktor olsun.
-Ama oğlum onlar daha güçlü.
-Bir şey olmaz yeneriz…