Son 1,5 yıldır Olağanüstü Hal rejiminin sürekli uzatıldığını belirten Avukat Pınar Çelik Arpacı, "Şehrimizde OHAL ilanı sonrasında Eskişehir Valiliğince 12 Ağustos 2016 tarihinde ‘kapalı ve açık yer toplantılarını ve gösteri yürüyüşlerini, stand açma (ticari istisnalar hariç) oturma eylemi, çadır kurma, basın açıklaması vb. faaliyetlerin tamamı Olağanüstü hal süresince Valiliğimizin ve Kaymakamlıklarımızın iznine bağlanması ve izinsiz yapılan bu tür tüm faaliyetlerin yasaklanması’ kararı alınmıştır” diye konuştu.
Eskişehir Valiliğince alınan bu kararın hukuka, anayasaya ve temel insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu ifade eden avukat Pınar Çelik Arpacı şunları söyledi:
“Valilik hukuka aykırı olarak kentimizdeki tüm toplantıları süresiz olarak izne bağlayan bir idari karar almıştır.
Eskişehir ilinde düşünce ve ifade özgürlüğü yok sayılmaktadır. Daha üstün yasama normlarına dayanan ifade ve kanaat özgürlüğü, mülki amirin yasaklayıcı hükümlerine hapsedilmiştir. Silahsız ve saldırısız, önceden izin almaksızın kullanılabilen ‘toplanma, yürüyüş ve gösteri özgürlüğü’ bütünüyle yasaklanmıştır.
Eskişehir ilinde muhalefet etme hakkı, siyasi faaliyet özgürlüğü OHAL kapsamında sindirilmiştir. Referandum, Başkanlık sistemi, anayasa değişikliği, kadınlara yönelik şiddet, grevlerin ertelenmesi, müftülük yasası, Ortadoğu'da yaşanan bölgesel savaşlar konusunda farklı tezlerin tartışılması, ifade edilmesi, bu yönde açıklamaların yapılması yasaklanmıştır.
OHAL yasası ve uygulamaları iktidarın sopasıdır. Faşizan bir tutumla AKP merkezli siyasetin dışındaki bütün tepkileri sindirme niyeti taşıyan OHAL yönetimi gözaltı, soruşturma, tutuklama, yasaklama, yargılama, sansürleme, işten çıkarma, görevden uzaklaştırma, kapatma benzeri tasarruflarla Türkiye'yi bir açık hava hapishanesine dönüştürmüş durumdadır. İfade hürriyetini kullanmak, basın açıklaması yapmak isteyen siyasetçiler, kitle örgütü yöneticileri, öğrenciler, sendikal faaliyet yürüten memurlar birden çok yaptırıma maruz kalmaktadır. Sözgelimi düşünce ifade özgürlüğü kullanan bir üniversite öğrencisi hakkında aynı anda bir kamu davası, bir disiplin soruşturması açılmakta ve ardından öğrenim kredisi kesilerek kaldığı yurttan da atılmaktadır.
Yargılamalarla Toplumsal Muhalefet Terbiye Edilmeye Çalışılmaktadır. Basın açıklaması ve yürüyüşe katılanlara Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı 912,50TL’lik ön ödeme yazıları göndermektedir. Haklarında dava açılmasını istemeyenleri bu ödemeleri yapmış, düşünce ve ifade özgürlüğü para ile alınıp satılabilen bir nesneye dönüşmüştür. Haklarında düzenlenen ön ödeme teklifini kabul etmeyen kişiler hakkında ise 2935 sayılı OHAL Kanunu aykırı suçlamasıyla kamu davaları açılmaktadır. Yapmış olduğumuz araştırmaya ve ulaşabildiğimiz verilere göre şuan Eskişehir OHAL Kanunu aykırılık suçlamasıyla açılan 11 tane Savcılık Soruşturması ve 8 tane Aliye Ceza Mahkemeleri’nde görülen kamu davası bulunmaktadır. Yargılanan 348 kişi toplatma 2088 ay hapis cezası ile karşı karşıyadır. Bu soruşturmalar ve davalar toplumsal muhalefet kesimleri üzerinde bir baskı ve sindirme mekanizmasına dönüşmüş durumdadır.
Ölümlerin arttığı, şiddeti durmadığı, ekonomik krizin derinleştiği, siyasetin yolsuzluk ve hırsızlıkla çürüdüğü, muhalefet hakkının sindirildiği, kanun hükmünde kararnameler ile hukuki güvenliğin yok edildiği bir Türkiye resmi içinde Olağanüstü Hal’in derhal kaldırılmasını, hak ihlallerinin son bulmasını istiyoruz.
OHAL’in gölgesine sığınmış AKP iktidarına, tek adam siyasetine ve ağırlaşan hak ihlallerine karşı demokrasi ve özgürlük mücadelesi vermeye devam edeceğiz.”