Eskişehir Barosu Çocukların Cinsel İstismarı suçunun faili ile mağdurun ‘evlenmesi’ halinde cezada indirim, cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi fail lehine hükümlerin uygulanmasını öngören düzenleme yeniden TBMM gündemine yeniden getirildiği belirterek, “Bu düzenleme ile birlikte, cezaevlerinde bulunan pek çok çocuk istismarcısı serbest ve cezasız kalacak ve bu durum yeni failler için özendirici olacaktır” dedi.
Yazılı olarak yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Üç yıl önce kadınların ve kamuoyunun mücadeleleri ile geri çekilen Çocukların Cinsel İstismarı suçunun faili ile mağdurun ‘evlenmesi’ halinde cezada indirim, cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi fail lehine hükümlerin uygulanmasını öngören düzenleme yeniden TBMM gündemine getirildi.
Söz konusu düzenleme, taraflardan birinin reşit olmaması ve cinsel istismara maruz bırakılması ancak fail ile mağdurun evlenmesi durumunda; suç konusu eylemin affedilebilir nitelikte olabileceğini söylemektedir.
“Erken evlilik mağdurları” adı altında ortada bir toplumsal mağduriyet varmış gibi sunulmaya çalışılan şey, çocukları istismar edenlerin “ mağdur” ilan edilmesinden, başka bir şey değildir.
Bu düzenleme ile birlikte, cezaevlerinde bulunan pek çok çocuk istismarcısı serbest ve cezasız kalacak ve bu durum yeni failler için özendirici olacaktır. Yasalarımız ve tarafı olduğumuz Uluslararası Sözleşmeler gereğince 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur.
Türk Ceza Kanunu’nda “insanlığa karşı suçlar” arasında sayılan “çocuğun cinsel istismarı”nın evlilik yolu ile meşrulaştırılmaya çalışması yalnız çocuk haklarına değil, insan haklarına da aykırı bir durumdur.
Söz konusu düzenlemenin yasalaşması, tecavüzün ve tecavüzcünün, toplum ve devlet eliyle korunmasıdır. Bu durum halihazırda mevcut olan çocuk istismarının ve çocuk yaşta evliliklerin sayısını arttıracaktır.
Her çocuk, gelişimini fiziken ve ruhen sağlıklı, suiistimalden uzak tamamlama hakkına sahiptir. Bu hakkın korunması ve gözetilmesinde; devletin, birincil derecede sorumluluğu vardır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere Türkiye’nin tarafı olduğu tüm uluslararası sözleşmeler “çocuğun, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suiistimale karşı korunması görevini devlete yüklemektedir.
Ülkemizde cinsel istismar vakaları ne yazık ki her geçen gün artmaktadır. Bu durumun önlenmesi ve yaptırımların etkinleştirilmesi gerekmekte iken, çocuklarla ilgisi bulunmayan (doğası gereği!) evlilik hukuku ile çözüme ulaşmak hukuk mantığına, hakkaniyete ve evrensel insan haklarına apaçık aykırıdır.
Her zaman dile getirdiklerimiz bir kez daha söylüyoruz;
· 18 yaşın altındaki her birey çocuktur ve cinsel istismar suçunda rızası alınamaz
· Tecavüz hayatı yaşanmaz hale getiren travmatik bir olaydır, sağlıklı ve olağan bir cinsellik davranışı olarak kabul edilemez.
· Erken yaşta evlilik, çocuk istismarıdır.
· Evlilik/aile kurumu, tecavüz üzerine inşa edilemez.
· Devletin asli görevi çocukları korumaktır, çocuk istismarcılarını değil.
Çocuklar okumalı, yazmalı, düşünmeli, sanatla ilgilenmeli, kendileriyle birlikte yaşadıkları ülkeyi güzelleştirmelidir.
İktidarın çocuk istismarcılarını affetmeye yönelik bu düzenlemede gösterdiği ısrarcı tutum, ahlak vicdan ve hukuk adına bizleri kaygılandırmaktadır.
İnsanlık suçu niteliğindeki bu düzenlemenin derhal geri çekilmesini istiyoruz, bu konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.