Dobralık, acemilik ve plütokrasi

Nebi Hatipoğlu’nun sözleri acemilik ile dobralık arasında gidip geliyor. Meşrebine göre dobralık olarak gören de var acemilik olarak görende. Deli yahut veli arasındaki ince çizgiye attı kendisini Nebi Hatipoğlu. Bundan sonrasını kamuoyu dediğimiz o güç belirleyecek. Şehrin delisi mi yoksa velisi mi olacak? Ancak Hatipoğlunun açıklamalarından önce ve sonra diye anılacak bir süreç geçireceğimiz bir gerçek.   

Yılmaz Hoca, yaptığı açıklama ile Nebi Hatipoğlu’nu şehrin delisi diye tabir edebileceğimiz alana itti ya da itmeye çalıştı. “Gülüp geçtim” ifadesi öylesine yapılmış bir açıklama değil. Hatipoğlu’nu hafife alma yahut aldırma çabasının kelimelere dökülmüş hali. Eskişehir aklını doğrudan etkileyebilecek tek kişisi olan Büyükerşen’in bu sözlerinin şehirde ciddi bir karşılığı olacaktır elbette.  

Ancak, Nebi Hatipoğlu’nun üslubunu bir kenara bıraktığımızda bazı sözlerinin hiç de gülünür bir tarafı yok. Örneğin; belediye başkanları arasında yaşanan gerilimin şehrin demokrasisine sapladığı hançer hiç de yabana atılır değil. Yahut, aynı kavganın vulgar bir tarafgirliği de şehre armağan etmesi…

Hatipoğlu açıklamasında bu durumun altını kalın harflerle çiziyor olması üslubundan bağımsız olarak bir dobralık olarak ele alınmalıdır.

İYİ Parti’nin kimle ittifak yapacağı konusuna gelince; İYİ Parti’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında takındığı tavırdan bağımsız olarak ele alınması Yılmaz Hoca için tehlike arz etmese de, CHP’nin yerel seçim başarısı için dikkatli bir şekilde incelenmesi CHP açısından kıymetli bana kalırsa.    

Zengin çocuk benzetmesine geldiğimiz de işe işin rengi değişiyor. Plütokrasi diye adlandırılıyor. Zenginlerin egemen olduğu sistem.

Ve biz biliyoruz ki yönetilenler fakirleştikçe yönetici kadrosu zenginleşiyor. Uzun süredir fakirleşiyoruz…

 Yoksulun yoksula yaptığı zulüm gibisi yok üstelik.

 Kesesinde hafif aklından ağır olan her kim varsa siyasete girmeye çalışsın ilk saldırı bizzat yoksul kesimden gelir.

Hatta adam yerine koyulmadığı da bir gerçektir.

Yahut, siyasete girip zenginleşmeyi başaramayanın aklından şüphe edilir. Siyasete girenin zenginleşmesi mütemmim cüzü gibidir.

Belirleyen şey maddi güç oldukça yoksul kesim oy vermek için en güçlüyü arayıp buluyor ve onun arkasında ip gibi sıralanıyor.

Bu gözle bakıldığında Zengin olmak Hatipoğlu’nun dezavantajı değil avantajı.  Ülkeyi ya da şehri yönetenlere şöyle bir göz atarsak zannediyorum ne demek istediğim anlaşılır.

Bu nedenle Plütokrasi karşıtı bir kampanyanın Eskişehir yerel seçimlerinde çok fazla karşılığının olacağını düşünmüyorum.

Yerel seçim sürecinde bir şekilde elinde maddi gücü olanların salvolarını izleyeceğiz. Yoksul kesimin en önemli görevi zannediyorum o zenginlerde aklı ve vicdanı önceleyenleri bulup koltuklara oturtmak olacak.