Tepebaşı Belediyesi ve Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi tarafından “Devrimi Yaşamak” konulu söyleşi ve imza günü etkinliği yoğun ilgiyle düzenlendi.
Tepebaşı Belediyesi ve Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi’nin gerçekleştirdiği etkinlikler devam ediyor.
Son olarak “Devrimi Yaşamak” adlı söyleşi ve imza günü etkinliği, Haller Gençlik Merkezi Salon Frigya’da gerçekleştirildi. Prof. Dr. Emre Kongar ve Zülal Kalkandelen’in konuşmacı olduğu söyleşiye, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekilleri Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer, İyi Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı, Anadolu Üniversitesi Eski Rektörü Engin Ataç, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi Başkanı Hüseyin Akçar, Tepebaşı Belediyesi Başkan Yardımcıları, Tepebaşı Belediyesi Meclis Üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
“Laikliğin çok kolay bir şekilde feda edildiğini düşünüyorum”
Söyleşide ilk olarak konuşan Zülal Kalkandelen, “Samuel Huntington diye bir kişi var. Bunun tezleri çerçevesinde geliştirilen ılımlı İslam projesi son 20 yılda Türkiye’ye hakim oldu. Bugün geldiğimiz noktada laiklik, sadece Anayasa’da yazılı bir ilke olarak kaldı. Gelen vuruyor, giden tekme savuruyor. Türkiye’nin bugün laik bir ülke olduğunu söylemenin olanağı yok. Bugün geldiğimiz noktada ben Türkiye’nin çok ciddi bir tehlike altında olduğunu düşünüyorum. Laikliğin çok kolay bir şekilde feda edildiğini düşünüyorum ve bundan gerçekten hicap duyuyorum. Bunun uğruna hayatlarını feda eden insanlar var. Bahriye Üçok’lar, Uğur Mumcu’lar, Muammer Aksoy var. Kubilay’dan bu yana nice nice insanlar hayatlarını feda ettiler. Kimse bu kadar kolay harcayamamalı. Bu devleti, cumhuriyeti ayakta tutan sacayaklarından biridir laiklik. Onu çektiğinizde devlet kalmaz, durmaz bambaşka bir şeye dönüşür. Onu geri toparlamanın da olanağı yoktur. O nedenle yazılarımda buna vurgu yapmaya çalışıyorum. Devrim ile karşı devrimi de bu kapsamda değerlendiriyorum. Yani Türkiye’de karşı devrim, din temelinde laikliğe karşı olarak örgütlendi” dedi.
“100 yıllık devrimleri dönem dönem ele aldık”
Prof. Dr. Emre Kongar da, Türkiye’de 100 yıllık devrimleri dönem dönem ele aldıklarını ifade ederek, “Zülal Hanımla birlikte biz 100 yıllık devrime nasıl baktık? Biz dönem dönem yaptık. Çünkü dönemleme çok önemli. Bu arada müjde vereyim. 3’üncü cildin son okumasını tamamladık ve yayın evine yolladık. Bunun sevincini yaşıyoruz. Birinci cildimizin ismi ‘Savaş, Devrim ve Tepkiler 1919-1971.’ İkinci cildin ismi, ‘Karşı Devrim Filizleri ve Darbeleri 1971-2002.’ 3’üncü cildin ismi ise ‘Karşı Devrim Yanılsaması.’ 3 Kasım 2002’de başlıyor. 100 yıl dedik ya, 2019’un 31 Aralık’ına kadar gidiyor. Neden 2019 Aralık? Çünkü 23 Haziran 2019 var. İstanbul seçimleri. Neden karşı devrim yanılsaması? Mantığı şu arkadaşlar. Karşı devrim amacına, hedefine ne zaman ulaştı? 16 Nisan 2017’de bu anayasa, parlamenter demokratik anayasayı bir kenara itti ve şahsım devletini kurdu. Şahsım devleti benim icraatım değil cumhurbaşkanının icraatı. Ne diyor? İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım zirve yaptık dedi. Tamam dedim şahsım devleti adını koydu. Siyasal literatüre bendeniz cumhurbaşkanından esinlenerek bunu koydum. 16 Nisan 2017’dir. Karşı devrim zafer ilan ediyor. 3’üncü cildimiz kitabımız da bunun üstünedir. Ama hem tarih yönünde yanlış oldukları için hem şahsım devleti modeli yanlış hem de yeteneksizler. Bu yüzden duvara tosluyorlar. Tam zafer ilan ettikleri anda da bunun bir hayal, yanılsama olduğu ortaya çıkıyor” diye konuştu.
“Dünyanın her yerinde demokrasi, emekçilerin başkaldırmasıyla gelişmiş ve kurulmuştur”
Mustafa Kemal Atatürk’ün tarafsızlığından ve demokrasiden bahseden Kongar, “Mesela Atatürk’le ilgili… 1919 ve 1923 savaş ve devrim. 1923 ve 1930 cumhuriyet. 1930 ve 1938 yeni atılımlar. Devrim ve karşı devrim olarak baktığınız zaman karşı devrim tarihlerini de görmek durumundasınız. Niçin 1930? 1930’da çok önemli bir şey oldu. Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurduruyor. Serbest Cumhuriyet Fırkası üzerinden tekrar tarikatlar yükselince Fethi Okyar ve arkadaşları, partiyi bırakıp gidiyorlar. Parti kapatılmıyor, bırakıp gidiyorlar. Mustafa Kemal de, ‘Madem bunlar çıktı ben de cumhur reisliğinden istifa ederim’ diyor. Bakın tarafsızlık o zamanlarda adamın kafasında. Yani Mustafa Kemal Atatürk, cumhur reisliğinden istifa eder, halk partisinin başına geçip sahaya inerim ve bunlarla mücadele ederim diyor. Ve Atatürk devrimleri 1930’dan sonra başlıyor. Buna hiç dikkat edilmez. 1919-1923 savaş ve devrim, cumhuriyet. 1923-1930 cumhuriyetin temellerini atıyor ve o temeller üzerinden çok partili düzeni kurmaya yöneldiği zaman bakıyor ki mümkün değil, temeller atılamıyor. Sevgili katılımcılar, demokrasi öyle gökten zembille falan inmiyor. Demokrasi sınıfsal bir şeydir. Önce sermaye sınıfı, toprak ağalarına karşı gelişecek. Sermaye sınıfının gelişmesiyle işçi sınıfı ortaya çıkacak, emekçiler güçlenecek ve demokrasi kurulacak. Dünyanın hiçbir yerinde sermaye demokrasiyi kurmamıştır. Dünyanın her yerinde demokrasi, emekçilerin başkaldırmasıyla gelişmiş ve kurulmuştur. Bunu unutmayın” şeklinde konuştu.
Söyleşinin ardından Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Kongar ve Kalkandelen’e Devrim Arabası’nın camdan figürünü ve ‘Eskişehir: Kökleri Derinde Yepyeni Bir Şehir’ kitabını armağan etti.
Etkinlik, Prof. Dr. Emre Kongar ve Zülal Kalkandelen’in, “Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı -1 / Savaş, Devrim ve Tepkiler 1919-1971” ve “Devrimin ve Karşı Devrimin Yüz Yılı -2 / Karşı Devrim Filizleri ve Darbeleri 1971-2002” adlı kitaplarını okurları için imzalamasıyla sona erdi.