SONER UÇAK YAZDI....
Büyükerşen, kırsala marul fidesi, dut fidesi, domates fidesi, falan gönderdi hatırlayalım.
Daha sonra bildiğiniz üzere süt ve sütçülük adına manda yetiştiriciliği için düğmeye bastı ve halk marketlerde halk süt satıldı.
Görünen köy kılavuz istemiyordu hanidir…
Soğan’ın hainliği, patatesin dış mihrakların kuklası olmasından pek çoğumuz işkillenmiştik.
Haklı da çıktık zannediyorum.
Patlıcan ve biber de sinsice ülke milli birlik ve beraberliğine göz diken hainlerin safhasına sokulmadı mı?
O dönemi hatırlayalım; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin çiftçiliği canlandırmak için yaptığı icraatlara “neden şimdi” deniliyordu.
Basit bir seçim yatırımı olarak görenler de oldu üstelik.
Oysa ki, seçimlerde yatırım yapılmaz, doğrudan verilir.
Domates fidesi değil, domates verirsin halka mesela,
Balık tutmayı öğretmekle uğraşmazsın, angarya gelir seçim dönemlerinde.
Direkt olarak balığı takdim edersin, "oy"una talip olduğun insanlara.
Yatırım uzun süreli program işidir anlayacağınız.
O gün “neden şimdi” diyenlerin, bugün nedenlerini anladığını umuyorum; çünkü deniz tükendi.
"Türkiye’de sebze meyve fiyatlarının önüne geçilemiyor" denildiğinde fıkra zannetmez miydik pek çoğumuz eskiden?
Ama gülünmüyor, haklısınız…
Saf değiştiren sebzelerin, yerli ve millisini üretemiyoruz artık.
Neden mi?
Devlet teşvik veriyor ama, teşviklerin doğru kullanıldığına dair ciddi şüpheler mevcut mu, değil mi?
Anadan babadan çiftçi olan çocuklar, çiftçilikten uzaklaştı veya uzaklaştırıldı.
Haklı mıyım?
Tarım alanları hoyratça kullanıldı.
Alpu Ovasının sırada olduğunu unutmayalım.
Tarım politik bir mevzu olarak değil, seçim dönemlerinin popülist malzemesi olarak görüldü.
Üretimin desteklenmesi, yerine çiftçi desteklendi.
Şimdi tanzim satış noktaları ile vatandaşa katkı sunmaya çalışıyor hükümet.
Umut edelim ki; sadece seçim öncesinin şıklığı değildir.
Fakat; yinede buğdayı mahkemeye çıkartmaya, pamuğu asmaya ramak kalmışken,
hükümetin tarım politikalarını bir kez daha gözden geçirmesi gerekmiyor mu sizce de?