SONER UÇAK YAZDI...
Kentliliğin en naif tanımı bana göre üniversite sıralarındayken hocamın yaptığı tariftir: Yok olmadan var olabilmeyi başarmak, var olurken yok etmeme iradesini gösterebilmek. Kent buna izin verdiği sürece, kent olur. Bu yüzden sağlıklı bir kent, farklılıkların, bütün bir aynılık üzerinde birleşmesidir.
xxx
Hemşericilik; bu toprakların başlı başına bir sohbet kaynağıdır. Sohbete “nerelisin sen” diye başlamak sohbete en muhteşem giriş olabiliyor. Aynı toprakların doğurduğu insanların, doydukları toprak ile mücadelesinde bir araya gelebilme çabası boş yere değildir.
Xxx
Anlaşılabilir bir ait olma davası, bir sahiplenme davasına dönüştüğü zaman işler biraz karışıyor.
Xxx
Kent; grupların, hemşeri lobilerinin ortak yaşam alanıdır. Ya da öyle olmalıdır.
Xxx
Mega köylere metropol demekten zerre imtina etmeyen bizler, kent olabilmeyi başarmış ender şehirlerden Eskişehir’in bu özelliğini korumak yerine, mega bir köy yaratma hevesine düştüğümüzü görüyorum.
Xxx
Emirdağlıların çıkışını bu yüzden bir Eskişehir kazanımı olarak değil, bir kenti törpüleme çabası olarak nitelendirilmelidir.
xxxx
Verilen desteğe gelir isek,
Suat Er’e en çok böyle destek olunmazdı zannediyorum.
Nitekim olunmadı
Başkan adayı olsa ifrit olacak bir kesim durup dururken yaratıldı.
Emirdağlılar, halen aynı toprakta doğmak gibi tesadüfi bir durumu “biz daha eşitiz” naraları ile süslemeye devam ederlerse, kent kimliğine de ciddi zararlar vereceklerinden hiçbir şüphe duymuyorum.
Envayi çeşit oda başkanlığı, bin bir çeşit kurum önderliği edinmiş Emirdağlıların tırnakları ile kazıyarak var oldukları bu kentte, kendiliğinden olmayan, suni çıkışlara çok fazla meyil etmemelerinde fayda var.
Bu kent Emirdağlıların yönetimine ihtiyacı olduğu zaman zaten onlara görev verecektir.
Siyasetin ciddi bir nema olarak görüldüğü ülkemizde, hadi bu kez de biz saf tutalım sevdasını çok da derin bir analiz gerektirmez esasında.
Siyasetimizin geldiği noktayı, siyasetçiye bakılan açıyı eleştirmek daha elzem değil midir bir yerde…