banner536

Bu son olsun!

Soner Uçak deprem bölgelerinden olan İhsaniye'yi yazdı.

Bu son olsun!
18 Şubat 2023 Cumartesi 02:42

Nereden başlanır bilemiyorum. Nasıl anlatacağım konusunda da bir fikrim yok işin aslı. Ağızlardan ilk çıkandır belki de başlangıç; "Allah bir daha göstermesin..."

Beton ve şiş yığınlarının altından hala sesler geliyor gibi. Ödevini hazırlayan çocuk, yahut valizini istifleyip yola çıkacaklar yarına hazırlanıyor. Olmayacak bir yarın telaşı sesleniyor o yığınların altından. Ne güzel okula gidecektik, bir akrabayı ziyaret edecektik oysaki. Uykunun bir gazap gibi durduğu yastık, şişli demirden, küflü betondan sesleniyor. Vah ki! hangi kâbusa uyandı memleket...

Ferhat; en kazın altında kalmış bir kısmı, İhsaniye’deki herkes gibi. Bir kısmı benle geziyor ve anlatıyor. "Abi bu evler yeni yapılmıştı."

"Şu evi 2 buçuk milyona şu evi 3 milyona satıyorlardı" Yeni yapılmış ve 2 buçuk, üç milyona satılıyordu dediği evler yerle bir olmuş. İlçenin lüks yerlerinden birinde yürüyormuşuz.

Yığınların önünden geçerken “burayı daha önce geçmemiş miydik?” diye soruyorum sık sık. Her yer bir birine benziyor. Yıkıntılar normalleşiyor. Bir yerleşim yerine dönüşüyor enkaz,  bir yıkımı adımlıyoruz sanki. Hayatın normalleşmesi söz konusu değil, ancak insanın alıştığını söylüyor Ferhat, ekliyor “Alışmasak ne yapabiliriz ki”

Eski ama onurlu bir evi işaret ediyor "Abi bu evden iki öğretmeni sağ çıkardık "

Israrla söylüyor “Daha çok bir, iki yıllık evler yıkıldı, eski evler daha sağlam kaldı” diye.

Bir diğer yanda bugün telaşı... Yıkıldı yıkılacak bir evden, beyaz ev eşyalarını kurtarıyor insanlar. Bu kara günler geçerse sebzeler bozulmasın, esvaplar temizlensin derdiyle.

Uyarılar yapılıyor, kısmen yıkılmış binaları yaklaşıldığında; uzaklaşın!

İnsanlar uzaklaşmış nitekim. Sabahın ilk saatlerinde ilçeye girdiğimde herkesin terk ettiği bir yere gelmişim izlenimi edindim.

 Pek çok ilçe sakini yükünü yükleyip gitmiş.

Bir zeytin ağaçları kalıyordu yıkık binaların çevresinde. Üstleri tozlu,  yaprakları griye dönmüş bir vaziyette.

İnsanlar kaderlerine razı değil, ancak bu razı olmama halinin bir sonuç getirmeyeceğinden emin.

Öfkelerini hiçbir şey değişmez ki inancı ile törpülüyorlar.

Her taraf toz insanların acıları tozların altında kalmış gibi adeta.

Merhaba ile başlıyorlar, tozlar altında kalmış acıların yüzümüze yüzümüze vurulması.

Bir yörük ailenin AFAD’dan aldığı çadırların önünde sohbetlerine denk geliyoruz. Konu komşu, eş dost, akrabayı kaybetmişler.

Garip bir utanç kaplıyor ruhumu, sohbeti uzatacak kadar yüzüm yok, ağzımızda ise  “başınız sağ olsun geçmiş olsun” dan öte de bir laf.

Biz oradayken Tepebaşı Belediyesi ekibinin bir kısmı ayrılıyordu. Depremden etkilenmiş vatandaşlar gözyaşları ile uğurluyorlardı onları. Ne acılara alışmışlardı, ne de acıları ile baş başa kalmak istiyorlardı. Tepebaşı Belediyesi ekiplerinden Hasan “13 günde aile gibi olduk” diyerek, aynı üzüntüyü kendinin de yaşadığını belirtiyor, aş evinin çadırının orada kalacağını kendilerinin de kısa sür içerisinde yeniden bölgeye döneceklerini söylüyordu.

Gün bitiyor, yazı bitmiyor. Nerede bitireceğimi bilmiyorum Belki de oradaki herkesin bitirdiği gibi bitirmek gerekiyor “Allah bir daha göstermesin”


Etiketler; #deprem #ihsaniye
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.