Soner Uçak yazdı...
Apandisit patlamış hastaneye yattım ufak bir operasyon.
4 gün hastanede kaldım.
Ben hastaneye girdiğimde dolar 9.89 idi.
Hastaneden çıktığımda dolar 10’u gördü.
Bu arada hastane televizyonunda atanmayan gencecik bir öğretmenin ölüm haberi, bıçak saplanması gibiydi.
Yine hastanede kaldığım her güne ülkem bir kadın cinayeti eklemeyi başardı.
Ekrandan mideme oklar fırlatılıyor
İş gücünün en ucuz olduğu ülkeler sıralamasında tepelere yükseldiğimizi üzüntü ile izledim.
Her haber hayatımızın ne kadar hastalıklı olduğunu yüzümüze yüzümüze vuruyordu.
Araya sıkıştırdığım magazin programları ile ahlaki çöküntümüze şahit oldum.
“Rüyaya ağıt” filmi gibi mübarek…
Geçmiş olsun mesajlarının pek çoğuna yanıt veremedim bitkin düşmüşüm biraz.
Doktorların, hasta bakıcıların, hemşirelerin, yeni tıp öğrencilerinin nasıl insanüstü bir performans sergilediklerini gördüm.
Kutsal meslek vesselam.
Birinci sıraya öğretmenlik, ikinci sıraya sağlık çalışanlarını yerleştirdim kutsal meslekler sıralamamda.
İkisi için de büyük vebal altındayız o da ayrı mesele.
Apandistim patlamış, oturup kalkarken kıvrandım.
Belki de yürümek de zorlandım.
Hastanedeyken hastaların acıdan bağırdıklarına.
Yaşam çığlıklarına şahit oluyorsunuz.
O mücadeleden anlıyorsunuz ki, hastanede insan yaşıyor, en azından yaşamaya çalışıyor.
Ancak hastane duvarlarının arkasında fena bir salgın almış başını yürüyor.
Ne covid’i kardeşim!
Covid dediğin ciğerleri bitiriyor.
Bilemedin en fazla öldürüyor.
Oysa ki dışarda insan çürüyor.