Soner Uçak yazdı...
Eskişehirlilerin görmeyeceği kadar, daha doğrusu görmezlikten gelmek isteyeceği kadar büyük bir kavga söz konusu. “Büyüklük” kavganın kendisinden mi, yoksa kavga edenlerin “gücü”nden mi kaynaklı bilinmez.
Ama hudutlarının nereye uzandığı konusunda bin bir çeşit söylentilerin arşa vardığı bu kavga, hüsnü tabiri ile dile getirirsek “anlaşmazlığın” yazılmayı hak eden bir ünü var artık.
Yazılmazsa yazının hatırı kalır. Hani, kelimeler şöyle başını kaldırıp “Bizle neden bu kavgayı anlatmıyorsun birader” der ise cevap verecek yüzümüz kalmaz.
İşin aslı geçtiğimiz oda seçimlerinde iliklerimize kadar hissettiğimiz kavganın, artık tarafları daha belirgin, safları daha sık.
Muazzam bir dedikodunun, şık bir öznesi olmasında çok daha ziyade bu kavganın önemi.
Niçin yapılıyor?
Kim, neden bir tarafın yanında saf tutarken, diğerleri neden diğer tarafta kendisine yer açmak için çırpınıyor?
Şehrin, bu kavgadan hissesine ne gibi bir fayda düşecek?
Beklentileri bu kavganın neresine iliştirdiğimiz zaman kavgayı görünmez kılıyoruz?
Aynı parti içerisinde çıkan bu kavganın özneleri, farklı görüş, düşünce ve parti mensupları ile uzlaşma konusunda ne kadar başarı sağlayabilecek?
Steinbec’in ünlü romanında roman kahramanlarında Mac vurulan arkadaşı Jim için “Arkadaşlar, bu arkadaş kendisi için hiç bir şey istemedi” der.
Bu kavgadan ise kimsenin bir şey istememe olasılığı gün geçtikçe ortadan kalkıyor.
Soru şu; kim ne istiyor?