Soner Uçak yazdı...
Son birkaç yıldır ne zaman asgari ücrette yapılacak zamdan söz edilse bizzat asgari ücret ile çalışanların ağzından şu lafı duyuyorum. “Bu parayı patron nasıl ödeyecek?”
Çoğunun patron dediği 8/10 kişi çalıştıran küçük işletme sahipleri elbette.
İstekleri karşılanmadığı zaman yapabildikleri yegâne şey olan çarkları durdurma kabiliyetlerini uzunca bir vakittir kaybettikleri yetmezmiş gibi, patrondan daha fazla çarkları döndürmenin peşindeler. Zincirlerinden başka kaybedecekleri olmayanların o zincirlere nasıl muhtaç hale getirildiklerini hep birlikte görüyoruz aslında. Dayanışma, toplumsal duyarlılık yok edildi. Politik akıl askıya alındı. Günlük çıkarlar iktisadi kazanç olarak ele alındı. Sosyal devlet lağvedil; sosyal devlet denildiği zaman, akıllara muhtaç bırakılmışların eline sıkıştırılan biraz para gelmiyorsa şayet. Çıplak emeğin geleceği kurtarmaya yetmediği, her koyunun kendi bacağından asıldığı bir yere taşınan ülkede, işçiler zincirlerinden kurtulmama, mümkünse o zincirleri elinde tutanların zincirleri bırakmamalarını sağlamak gibi ciddi ve hayati bir uğraş edindiler.
Nitekim, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, "Asgari ücret 2023 yılında eğer üretici ve ihracatçı 500-600 dolar gibi rakamlarla karşılaşırsa rekabetçiliğimizi çok daha fazla kaybederiz” diyerek işin aslında Türkiye’nin rekabet gücünün yegane yakıtını açıklıyor: Ucuz iş gücü.
Yetmiyor elbette.
Konut fiyatlarının alabildiğine yükseldiği ülkemizde bir işçinin son zam ile birlikte başını sokabileceği bir ev alabilmesi için hiçbir şey yiyip içmeden, maaşına dokunmadan 15 yıl para biriktirmesi gerekiyor.
Ne mümkün.
Gerçi, o işçi ev hayal oldu yiyip içeyim dese dahi lokmaların boğazına dizilmesi an meselesi.
Üstelik, değişik kaynaklara göre ülke çalışanlarının %40 ila %60’lık dilimi asgari ücrette tabi. Asgari ücretten fazla alıyorum diyenlerin çoğu 100 /200 liralık bir fazlalıktan söz ediyor ayrıca.
Küçük işletmeler işin kolayını bulacak yakın zamanda. Dış güçler ile mücadele ederken, uzaya çıkma fantezisi ile yanıp yakılan hükümete birkaç kelam etmektense birkaç işçiyi kapının önüne koyacak büyük ihtimal.
Bazıları da ülkenin iktisadi haritasından sessizce çekip gidecek.
Büyük patronlar, şimdilik itiraz etmeyecek yahut edemeyecek. Kazandıkları sürece bir sorun görmemelerinden ziyade kazandıklarını düşündükleri bir hava hakim.
Lafı uzatarak içiniz karartmaya devam etmeyeyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücret ile ilgili verdiği bir demeçte sırtlarındaki küfeden bahsetmişti.
Hükümetin sırtında taşıdığı küfenin içinde ne olduğunu ve bundan sonra ne olacağını, vatandaşın sırtındaki semere bakınca anlıyorsunuz.