SONER UÇAK YAZDI...
CHP lideri Kılıçdaroğlu, her fırsatta AK Parti’nin kutuplaştırıcı siyasetini ülke gündemine taşırken, bu durumun ülke için taşıdığı tehlikeleri anlatıyor.
Peki; Bu kutuplaşma, şehirler içinde aynı zararlı etkiye sahip değil mi?
Uzunca bir süredir Tepebaşı ve Odunpazarı belediye başkanlarının, hatta kurumsal olarak belediyelerin bir birine karşı hasmane tavırları gündeminin birinci basamağındaki yerini koruyor.
Önce başkanlar arasında yaşanan gerginlik, sonra belediyelere, belediye bürokratlarına ardından CHP yönetimine, delegeye oradan da üyeye sirayet etti. Hatta zaman içerisinde bu kutuplaşmanın getirdiği hesaplaşmalar, sendikalar, iş dünyası, medya üzerinden de sürdürüldü ve hala sürdürülüyor. Bir kangren gibi hızlı bir şekilde yayılıyor.
Kültür kenti Eskişehir, garip bir kültürsüzlük kentine, öğreten kent Eskişehir, dikte eden bir şehre dönüştü ya da dönüşüyor.
Artık, perdelenmeyen bu kavga, diğer kentlerle mukayese edildiğinde, Eskişehir’i öne çıkaran konuşma, tartışma, hal hatır sorma gibi aynı şehirde yaşamanın olmazsa olmaz tüm yeteneklerini köreltiyor.
Yine bu gizlenemeyen, daha doğrusu artık gizlenmeye gerek duyulmayan kavga başkanların PR çalışmalarına ciddi zararlar veriyor. Özel günlerde çekilen başkanların şirinlik abidesi fotoğrafları insanlara yapmacık gelmesi bir yana, iğreti edecek boyuta geldi.
Her iki başkanın ağzından çıkan demokrasi, kardeşlik, halkçılık, barış gibi kelimeler, bırakın başkanlara bir şey kazandırmayı kelimelere kaybettirir, içini boşaltır bir hal almaya kadar geldi.
İktidarı AK Parti elinden almak için zannediyorum, asfalt, kaldırım ve temizlikten öte umut olması gereken CHP’li belediye ve onların başkanları, maalesef şimdilik umut törpüsü olarak şehrin etrafında geziniyor. Ya da birkaç iyi adamına umut olmakla yetiniyor.
Yaşananlar ve konuşulanlar göz önüne alındığında yaptığım eleştiriler hafif kalabilir.
Ancak, daha fazla uzatmanın ne yazıya, ne belediye başkanlarına nede CHP’ye bir faydası olmayacağı kanısındayım.
Zaten bırakın bu yazıyı, ne tabandan, ne Yılmaz Hoca’dan nede CHP genel merkezinden gelecek basınc başkanları bu kavgadan vazgeçirecek güce ve yetkinliğe sahip görünmüyor.
Bu tür kavgalar sonlandıracak olan yegâne güç; siyasi ikbal ve hedeflerin ortaklaşması ile mümkün oluyor genellikle. Bu da her iki tarafa ortak düşman bulma görevi yüklüyor.
Tek temennim Eskişehir’e has pek çok olumlu özelliğin köküne kibrit suyu döken bu kutuplaşmanın şehre daha fazla zarar vermemesi.
Mümkün olup olmayacağını zaman gösterecek.
En başa dönersek AK Parti kutuplaştırıyor olabilir. Ancak bu konuda bizim başkanların eline su bile dökemez bana kalırsa.