24 Kasım Öğretmen Günü’nü geride bırakırken, Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Faik Alkan ile eğitim ve öğretmenler üzerine konuştuk.
Hocam öncelikle öğretmenlerimizin sorunlarını ele alalım. Öğretmenlerimizin acil çözümünü bekleyen sorunlar nelerdir?
Son zamanlarda öğretmenlerimize baktığımız zaman şiddet ve mobing olaylarının ciddi bir rahatsızlık oluşturduğunu görüyoruz. Ekonomik sıkıntılarda öğretmenlerimizin öncelikli sorunları arasında yer alıyor. Okullarımızın fiziki koşullarından da söz etmek gerekiyor. Şuanda Eskişehir’deki merkezi okullarda sınıf sayısı 40 öğrenci. Seneye bu okullarda ikili öğretime geçilebilir. Bu sorunların yanı sıra öğretmenlerimizin ciddi anlamda mesleklerinin itibarsızlaştırıldığını düşündüklerini de söylemek gerekiyor. Toplumun da öğretmene bakış açısı negatif yönde çok değişti. Eğitim Sen olarak Türkiye genelinde anket yaptırdık. Bu ankette öğretmenlerimizin %87’sinin mesleklerinden memnun olmadığını gördük. Bu çok ciddi bir rakam. Ankete katılan velilerin %70’e yakın kemsi çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor. Tüm bu sorunların yanında öğretmenlik mesleğinin statüsü ile igli de ciddi sorunlar var. Bizim arzumuz OECD ülkelerindeki statü neyse bizim ülkemizdeki öğretmenlerinde aynı statü ile mesleklerini icra etmeli. Öğretmenlerimiz işine yabancılaşmış vaziyette. Öğretmenlerin %87’isi alternatif bir iş bulmaları halinde mesleği bırakacak. Öğretmenlerimiz mobing görüyor. Şiddet görüyor. Müdürler ciddi bir klik olmuş durumda. Müdürler öğretmen olduğunu unuttu. Hızırbey okulunda gördük. Müdür öğretmen dövüyor, okul bahçesinde.
AK Parti döneminde eğitim de sık sık değişikler yaşanıyor. Bu durum öğretmene nasıl yansıyor veya mesleğe ne tür yansımaları oluyor.
Maalesef kendi içlerindeki tutarsızlıkları eğitim politikalarında görüyoruz. Sürekli bakan değişiyor. Her gelen bakan bir önceki bakanın uygulamalarını değiştiriyor. Ama en can yakıcı durum şu zannediyorum; kamusal eğitim bitiriliyor. Laik eğitim ciddi tehdit altında. Ve demokratik bir eğitim alanından söz etmemiz artık çok zor.
Laik eğitim bitiyor dediniz bunu neye dayanarak diyorsunuz?
Tarikatlar ve cemaatlerle protokol yapıyorlar. Son olarak TÜGVA ile bir protokol imzalandı. Örneğin öğrencilerin tüm sosyal faaliyetlerini neredeyse TÜGVA’ya bıraktılar. Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan laik eğitim gerçek anlamda Türkiye’nin önünü açmıştı. Ancak şuandaki sistem ile bir köy çocuğunun öğretmen olmasının önü kapandı. Kendi idarecilerini atıyorlar. Kendi müdürlerini atıyorlar. Ancak çözüm üretemiyorlar. Öyle bir niyetleri olduğunu da artık düşünmüyoruz. Eğitim de ciddi anlamda bir kaos var. Bu kaos içinde veliler öğrencilerini özel okullara göndererek, rahat edelim diye düşünüyorlar. Eskişehir’de meslek liselerinin 5000 kontenjanı var. Ancak 2000 öğrenci alabilecekler. Öğrencilerin tamamı üniversitelerin kapısına dayanıyor. Üniversiteye pek çok hedefi olmayan çocuk geliyor. Üniversite entelektüel amaçlı okunur, bizde iş arama kapısı olarak görünüyor. Ancak üniversite mezunu işsizlere de bir türlü çözüm üretilemiyor. Üniversite açmak ile toplum ilerlemez. Aksine belli bir plan program çerçevesinde ele alınmalı.
Bir dönem Milli Eğitim Bakanlığını Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı yürütüyordu. Bu sorunları Avcı ile görüştünüz mü?
Biz, Nabi Avcı ile hiç görüşemedik sağ olsun. Ama öyle görüşerek çözülecek sorunlarımız yok. Yapısal sorunlarımız Var. Örneğin, okullarda para toplandığını kim bilmiyor? Valisi biliyor, Milli eğitim müdür biliyor. Ancak ne yapılsın ödenek yok. Sıfır ödenek. Geçen hafta liselere sıfır ödenek girdiler. Bu okullar yakıtını ödüyor. Yarın bir gün onu da ödemeyecek hale gelecekler..
Abartıyor musunuz? Bunlar eğitimcilerin ortak sorunu ise neden toplu bir itiraz işitmiyoruz?
Şuanda yetkili sendika siyasi iktidarı nasıl eleştirecek? Eğitim Sen de elbette siyaset yapıyor. Ama biz sıradan vatandaşın emekçilerin çıkarlarının siyasetini yapıyoruz. Biz atanması yapılmayan öğretmenle de, sözleşmeli öğretmenle de, hizmetlilerle de görüşüyoruz. Vaka bu. İnanmayan gelir bakar. Yeterli ödenek yok. Yeterli personel yok. Öğretmenler mesleklerine ciddi anlamda soğumuş durumda. Biz okullarda, okul müdürlerinin odasında oturmuyoruz. Herkesle konuşuyoruz. Sorunlar görmezden gelinerek çözülemeyecek. Sorunları söylemek için muhalif olmaya gerek yok. Herkes elini vicdanına koyacak. Okullarda ne işi var tarikatların, paralel yapıdan bu ülke ciddi anlamda acı çekmedi mi? Dini eğitim almak isteyen veli çocuğuna bu eğitimi vermekte özgür, ancak okulları tarikatların yuvaları haline getirmemeliyiz. Biz halkın gerçek sorunlarını söylüyoruz. Öğretmenler odasına giriyoruz. Biri kadroda 4 bin 600 maaş alıyor. Bir diğeri aynı işi yapıyor ücretli öğretmen bin 600 lira maaş alıyor. Var mı böyle bir haksızlığa ses çıkarmamak? Atanamayan öğretmenleri görmezden mi gelelim? Bizden dilsiz şeytan olmamızı bekliyorlar ama olmayız. Eğitim Sen’in felsefesine ters. Bu kadar sorun varken suskunluğa bürünemeyiz
Üniversitelerimize gelelim. Eğitim Sen olarak üniversitelerimiz ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Eskiden üniversiteleri için bu kente öğrenciler geliyordu. Şimdi öğrenciler şehir için geliyor. Maalesef köklü üniversitelerimiz eski özgür ve demokratik yapısı ile arasına ciddi mesafe koymuş durumda. Anadolu Üniversitesi’nde rektör bey farklı bir yaklaşım sergiliyor. Bir kadro ile geldiler. Şuanda da o kadrolaşmayı sürdürüyorlar. Hukuk fakültesinde Barış ve Belkıs hocalarımızın başına gelenler vahim örneklerdir. Hayatı pamuk ipliğine bağlı, kaderi iki dudağı arasına sıkışmış öğretim görevlilerimiz var. Ve bu öğretim görevlerinden bilim yapmalarını bekliyoruz. Hayal kurmayalım. Anadolu Üniversitesi gerçek anlamda kurumsallaşmış bir üniversite idi. Şimdi çok olumsuz bir görüntü sergiliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti değerler silsilesine karşı bir yapılanma bu. Hukuk fakültesinde, hukuk felsefesi dersi yok “din felsefesi dersi verelim” diyorlar. İdari personele “bendensen yükselirsin, bendensen açık öğretim fakültesi sınavlarında görev veririm sana” diyorlar. Her şey açık olmalı şeffaf olmalı. Eğitim ülkenin şah damarlarından bir tanesidir. Kanatmaya gelmez. Hayata dokunan bir üniversite istiyoruz. Öğrenciler ile görüşüyoruz. Artık üniversiteye gelmiyorlar. Öğrenciler Eskişehir’i seçiyor. Üniversiteleri değil. Üniversitelerimiz kentin içinde değiller maalesef. Yukardan dizayn ediliyor. Bir polisiye korku üniversitesi oluşturuldu.