Eğitim Sen Şube Başkanı Faik Alkan; “MEB’in, mülakat sınavları sonucunda ataması eğitim yöneticilerinin hangi sendikaya üye olduklarının sayısal olarak açıklanması halinde, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde bugüne kadar olduğu gibi yine sendikal ve siyasal kayırmacılığın belirleyici olduğu açıkça görülecektir.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetici görevlendirmelerinde siyasal kayırmacılığın olduğuna vurgu yapan Alkan, yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi; “2018 Yılı Eğitim Kurumlarına Yönetici Atama mülakat sonuçları açıklanmıştır. 16 yıldır en yoğun siyasal kadrolaşmanın yaşandığı MEB’in eğitim yöneticilerini belirlerken benimsediği mülakat tekniği ile eğitim yöneticileri belirlenirken liyakat ve yeterlilikten çok ‘sadakat’ ve ‘yandaşlık’ ilişkilerinin belirleyici olduğu yönünde ciddi iddialar bulunmaktadır.Genel olarak tüm kamuda, özellikle eğitimde benimsenen mülakat sınavlarının sonucunu belirleyen, sınava giren adayların yeterlilikleri ya da niteliklerinden çok, sınavı yapanların siyasal ideolojik tutumları ve buna bağlı olarak oluşan öznel yargıları olmaktadır. İçerik bakımından yargısal denetimi ortadan kaldıran mülakat uygulamasının özellikle Türkiye gibi ülkeler açısından doğrudan torpil ve siyasal kayırmacılığa en elverişli sınav biçimi olduğu açıktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetici atamalarında son 16 yılda ortaya koyduğu somut pratik, kurumun en güvenilmez bakanlık haline gelmesine neden olmuş, yapılan sınavlar ve atamalarda torpil ve kayırmacılığın yaşandığı, büyük ölçüde yandaş sendika üyelerinin atandığı yönünde kamuoyunda geniş bir yargı oluşmuş durumdadır. MEB’in, mülakat sınavları sonucunda ataması eğitim yöneticilerinin hangi sendikaya üye olduklarının sayısal olarak açıklanması halinde, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde bugüne kadar olduğu gibi yine sendikal ve siyasal kayırmacılığın belirleyici olduğu açıkça görülecektir. MEB, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde ‘mülakat sınavı’ gibi doğrudan torpili çağrıştıran yöntemlerden derhal vazgeçmeli, liyakatin temel alındığı, bilimsel ve objektif kriterlere dayanan, kimsenin kafasında soru işareti bırakmayacak ölçütler belirlemelidir”