Zannediyorum ne yazılsa boş, ne söylense beyhude artık.
Gözümüze soka soka dikecekler termik santrali. Önce parfümlerle,zeytinyağlarıile tüy dökücü kremlerle ikna edecekler kimimizi.
Kimimiz, en umutsuzların sinesine yapışmış amansız bir sabır ile bekleyeceğiz. Ellerimiz ayaklarımız bağlı, dillerimiz lal. Sonra kimimizin yüreğine amansız bir korku düşecek. “İtiraz etsem ne yaparlar” düşüncesi kemirecek içimizi. En ufak bir inat kalmayacak hiç birimizde. Bize rağmen, bizim için dikecekler…
Gözümüzün içine baka baka ballandıra balladıra.
“Çocuğunuz mu işsiz alın size iş” naraları işiteceğiz hoparlörlerin metal çığlıkları arasında. Kim bilir belki bir bakan, bir başbakan gelir memleketimize. Sıraya gireceğiz. İp gibi dizileceğiz, ellerimiz önümüzde birleşecek. En çok itiraz edenimiz en önde alkışlayacak belki, kim bilir. Bilemem, bilemeyiz. Ama dikecekler, adım gibi biliyorum. Ne yazarsak boş, ne söylersek beyhude.
“Çocuklarımız!” diyecek bir kaçımız, “Çocuklarımızın geleceği ne olacak?”
Bir devlet büyüğümüz kükreyecek
“Çocuklarınız bizim garantimizde”
Yalan söylemez zira, alışık değildir kulaklar bir hükümet yetkilisinden yalanlar işitmeye.
Doğrudur, çocuklarımız onların garantisinde!
-Alpu’ya dikilecek olan termik santral hepimizin gururudur.
-Alkış alkışalkış…
Kim diyorsa “termik santral kanser yapar” diye halt etmiş.
-Termik santrale atılacak kömürleri bile yiyebilirsiniz
O denli rahat, o denli inanmaya muhtacız biz…
En önde alkışlayanlarımız poz vermek için girecek sıraya
Çocuklarımız zaten devlet garantisinde
Hem işsizlik de son bulacak sonra.
Termik santrali olan ölmüş, olmayan ölmemiş mi?
Sorun bizdedir belkide.
Dikecekler termik santrali.
Bize rağmen, bizim için
Bence bu süreçte eşantiyon olarak verilenleri alın. En azından kardan zarar etmeyin…
Dikilsin termik santral, hiç itirazım yok işin aslı. Ancak birkaç gün önce bahsetti haber bültenleri; ülkenin en zeki ikinci kenti Eskişehirmiş. En azından zekamızla alay edilmesin…
Sizcede öyle değil mi?
KAHRAMANLAR VE HAİNLER
Eskişehirspor iki elde dolaşıp durdu nicedir. Geleni kahraman, gideni hain ilan ettik. Söyleyen biz olduk, dinleyen biz, inanan yine biz. Bu kulübün kahramandan çok daha fazlasına ihtiyaç var ama artık. Kahraman arayanlar olarak şunu bilelim. Bugün kahraman olarak getirdiğimizi yarın hain ilan etmeyeceğimizden kimse emin değil artık. Kim hain, kim kahraman zannediyorum onu en az biz biliyoruz. Kahramanlarımızda bir artık hainlerimizde. Göğe çıkardığımızdan da biz sorumluyuz, yere vurduğumuzdan da.
TEPEBAŞI CHP
Tepebaşı’nda buhafta sonu gerçekleşecek olan kongreye dair birkaç kelam etmem gerekir ise;
Ahmet Saraç, bu kongrenin delikanlısıdır. Çok çalıştığını pek çok ağızdan dinledim. Ancak kabul edelim. Bazen çok çalışmak yetmiyor. Emeklerine bile gözünü kırpmadan kıydıracak gerçeklerin varlığı bağra taş basmayı gerektiriyor.
Yalçın Komşu, bu kongrenin devrimcisidir. Devrimcilik en nihayetinde geri adım atmak bilmez bir iştah gerektiriyor
Atilay Dalgıç, bu kongrenin kıdemlisidir. Bazen birileri sizden daha çok kazanmak ister kazanan sizin isminiz olur. Gerçekten kazanıp kazanmadığınız çok sonra belli olur.
TEŞEKKÜRLER GÖRAL ÇATAK
“Han sarhoş, hancı sarhoş” derken o ritmin arasından çıkan hüzne hayret ettiğimiz, ülkede şimdi moda olmuş anti ABD’ciliği ta yıllar öncesinde, söylenmesi en zor süreçte melodilere dökerek ‘Katil Amerika’ diye kulaklarımıza işlemiş, en odun ruhlumuzu bile ‘Çeşm-i Siyahım’ türküsü ile aşka köle etmiş Mahsuni Şerif, türküleriyle anıldı Eskişehir’de. ‘Mahsuni Şerif’, denince akla gelen ilk isim şüphesiz hayırsever iş adamı Göral Çatak’tır. Mahsuni Şerif’in oğlu Ali Mahzuni’nin Eskişehirlilerle buluşmasına aracılık eden ve bize o inanılmaz türkülerin büyüsünü bir kez daha yaşattığı için Göral Çatak’a teşekkür etmeyi bir borç biliriz.